Geri git   ParkSohbet.Com Forumları > > >

Sponsor Reklam Alanı

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 03-07-11, 22:55   #1
Usta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik Tarihi: 01.12.2008
Mesajlar: 56.021
Beğendikleri: 9
Beğeni Puanı: 38
Tecrübe Puanı: 19
Usta is on a distinguished road
Standart Osmanlı Kurumları - Mehteran (Osmanlı Askeri Bandosu)

Osmanlı Askeri Bandosu Tarihi

Bütün İslam devletlerinde hükümdarlık alametlerinden biri olan tablhane ( mehterhane ), Osmanlı Devleti'ne Türkiye Selçuklu Devleti'nden geçmiştir. Selçuklu Sultan'ı III. Alaeddin Keykubat, Osman Gazi'ye 1299'da beylik alameti olarak sancak ile beraber davul v.s de göndermişti.

Osmanlı Devleti'nin istiklalinin başlangıcı da kabul edilen bu tarihten itibaren nevbet vurulurken ( çalınırken ) Fatih Sultan Mehmet Han'a kadar bütün padişah'lar, Şelçuklu hükümdarına hürmeten ayağa kalkarlardı. Fatih Sultan Mehmed Han; “ İki yüzyıl evvel vefat etmiş bir padişaha ayağa kalkmak lüzumsuzdur.” diyerek, mehter çalınırken ayağa kalkma adetini kaldırmıştır.

Yüzyıllar boyunca Osmanlı askerini coşturup, düşmana korku veren mehterhane, 15 Haziran 1826'da yeniçeri ve diğer kapıkulu ocaklarıyla beraber ikinci Mahmud Han tarafından feshedildi. Mehterhanenin öneminden dolayı yerine Avrupa'da olduğu gibi Mızıka-yı hümayun isminde askeri mızıka teşkilatı kuruldu.
Ahmed Muhtar Paşa ve Celal Esat ( Arseven ), mehteri yeniden canlandırmak amacı ile 1911'de yeni bir takım kurdular. Bu takım 1914 yılında teşkilatlandırılarak, mehterhane-i hakani adını aldı. Mehterhane-i hakaninin kurulduğu, Birinci Dünya Harbinde orduyla birleştirildi.İstiklal harbinde de hizmet veren Mehterhane-i Hakani Cumhuriyetin ilanından sonra mehteri feshetti. 1952 yilinda donemin Genel Kurmay Baskani Nuri Yamut bir Ingiltere gezisinde Iskoc gayda takimini gorur ve bu olay tarihi mehterin yeniden hatirlanmasina vesile olur.Simdilerde bir cok il,ilce belediyesinin ve askeriyenin mehter takimlari vardir. Bunlardan biride kultur bakanliginin 1992 yilinda kurdugu ' Istanbul Tarihi Turk Muzigi Toplulugu"dur.
Mehterin Bu Günü
Yüzyıllar boyunca Osmanlı askerini coşturup zaferden zafere koşturan , düşmana korku veren mehterhane , 15 Haziran 1826 da Yeniçeri ve diğer Kapıkulu ocaklarıyla beraber 2. Mahmud Han tarafında ilgâ edildi. Mehterhanenin önemine binâen yerine mızıka-yu hümâyûn isminde bir askerî mızıka teşkilatı kuruldu.

Fakat bu değişiklik yalnız şehirlerde ve görünüşte olmuş, kırlarda, ve Ordunun temelini yapan milletin aziz varlığı içinde, bağrında,Mehter sazlarının ve yiğitliğin sembolü olan davul ve zurna her zaman yerini korumuş ve çağımıza kadar rahatça kendinden, benliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Ahmet Muhtar Paşa ve Celal Esat (Arseven) , tarafından 1911 yılında "Mehterhane-i Hakanî" adıyla yeniden kuruldu. 1914 te kuruluş tamamlandı. 1.Dünya savaşında Başkumandan vekili Enver Paşanın emriyle teşkilat orduya tamim edildi.

İstiklal Savaşında da mehterhane hizmet vermiştir. 1935 yılına kadar tarihi Türk mûsikîsini dinleten askeri müze mehter takımı devrin savunma bakanı Zekai APAYDIN tarafından saltanat alâmeti sayılarak ve aslına nazaran kifayetsizlik gerekçesiyle tekrar lağvedilmiştir. Tarihe karıştığı sanıldığı bir sırada mehterin tekrar ihyası 1952 yılına rastlar. Londra ya yapılan bir seyahatleri sırasında , Zamanın Genel Kurmay Başkanı Nuri YAMUT un İskoç gayda takımlarını görmeleri tarihi mehter takımını hatırlamalarına neden olmuş ve memlekete dönüşlerinde yine askeri müze bünyesinde olmak üzere Tarihi mehter takımının kurulmasını emir vermişlerdir.
Ciddî tarihi araştırmalar sonunda Mehter Takımı 1953 yılında tekrar , tarihinde üçünce defa olmak üzere altı katlı olarak kurulmuştur. Kurulmuştur ve bir tevâfuktur ki 29 Mayıs 1953 tarihinde İstanbulun Fethinin 500. yıldönümü merasimine iştirak ederek hayata dönmüştür. Zamanla yedi ve daha sonra da sekiz kata çıkarılan Mehter bölüğü , Askeri müze müdürü Ülvay Sabahattin DORAS ın İd.Ks.A.0572-3-68 sayılı , 24 Haziran 1968 gün gerekçeli teklifiyle , Genel Kurmay Başkanlığının Hrb.T.0572-1-68 İDA ve 10 Temmuz 1968 gün sayılı Genel Kurmay Başkanlığının onayından geçen emriyle , dokuz katlı Mehter aslına uygun olarak kıyafetleriyle kurulmuştur.





Osmanlı Askeri Bandosu


Mehter takımı sadece savaş zamanında düşmanları etkilemek amaçı ile çalınmaz. Mehter Takımı her gün padişahın bulunduğu yerde; yani padişah seferde ise çadırın önünde, değilse saraydaki muayyen yerinde ikindi namazından sonra nevbet vururdu. Bundan başka yatsı namazından sonra üç fasıl mehter çalınıp padişah'a dua edilir, sabaha karşı divan halkını namaza kaldırmak için yeniden nevbet vurulurdu. Ayrıca, Yedikule, Eyyub ( Bugünki Eyüp ), Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Anadoluhisarı, Üsküdar ve Kızkulesi'nde aynı saatlerde mehterhane çalınırdı. Buralarda vazife gören mehterlerin mevcudu bin kadardı. Devlet merkezlerinin dışındaki kalelere de muayyen vakitlerde mehterhane çalınırdı. Ayrıca sadrazamların, derya kaptanlarının, vezirlerin, beylerbeyilerin mehter takımları bulunurdu. Bilhassa sefer zamanlarında askeri çoşturmak ve düşmanın maneviyatını bozmak konusunda mehterlerin büyük hizmeti ve faydası olmuştur.

Hükümdar'a ait mehterhane 12 kat, yani her aletten 12 tane çalınırdı. Diğerleri ise, çalındığı yerin seviyesine göre yedi katlı veya dokuz katlı olurdu. Padişah sefere giderse, mehter takımı iki misline çıkarılırdı. Köseler yalnız padişahların mehterhanelerinde bulunur, sadrazam ve sair vezirlere ait mehterlerde bulunmazdı. Hükümdar sefere gittiği zaman, padişah mehterhanesi saltanat sancaklarının altında durup çalınırdı. Sefer esnasında önce padişahın, yoksa serdar'ın mehterhanesi ve sonra üç tuğlu paşaların yani vezirlerin, daha sonra ikişer tuğluların ( beylerbeyilerin ) mehterhanelerinin çalınmaları kanundu. Muharebe zamanında düşmana yaklaştığı zaman mehterin sesi arttırılır, bu sırada davul çalandı “ Yekdir Allah Yek ” ( Tekdir Allah Tek ) diye bağırırlardı.






Mehter Takımı

TUĞLAR


Türkler'de, hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyilik, sancak beyliği gibi askeri görev ve memuriyet işareti olarak kullanılmıştır.
Osmanlılarda dönemlere göre sayısı değişmekle birlikte; Padişahın yedi tuğu, Sadrazamların beş tuğu, Vezirlerin üç tuğu, Beylerbeyinin iki tuğu, Sancak Beylerinin ve Mirlivaların birer tuğu bulunurdu.





çorbacıbaşı


Mehterin yürüyüşü sırasında en önde yürüyen kişidir.
Osmanlılarda dönemlere göre sayısı değişmekle birlikte; Padişahın yedi tuğu, Sadrazamların beş tuğu, Vezirlerin üç tuğu, Beylerbeyinin iki tuğu, Sancak Beylerinin ve Mirlivaların birer tuğu bulunurdu.






Sancaklar


Ordunun gurur timsali olan bayrağa verilen addır. Osmanlıların kullandığı ilk sancak Selçuklu Hükümdarı II. Giyaseddin Mesud'un Osman Gazi'ye gönderdiği Ak Sancak'tır.

Osmanlı Ordusu'nda çeşitli dönemlerde her askeri birliğin ve ortaların ayrı ayrı sancakları bulunmaktaydı. Hatta Padişahın, ordu üst rütbeli görevlilerinin de kendilerine ait sancakları mevcuttu. Hepsinin şekil ve renkleri farklı idi. Osmanlı Sancakları içinde en kutsal ve önemli olan Sancak-ı şeriftir.




Zurnazen (Ser zurnazen)


Mehterde Zurna çalanlara verilen isimdir. Zurna da bize has bir müzik aleti olma özelliğini halen korumaktadır. Mehterin kaldırıldığı her dönemde Zurna davulla beraber halkın gönlündeki yerini her zaman korumuştur.

Yüzyıllardan beri bütün düğün ve kutlamalarımızdaki yerini hala korumaktadır.




Boruzen (Ser nefiri)


Mehterde boru çalanlara verilen isimdir. Boruda Dünyada bütün orkestralarda, müzik gruplarında mızıka takımlarında kullanılmıştır ve halen kullanılmaktadır.




Zilzen (Ser zincirî)



Mehterde Zil çalanlara verilen isimdir. Mehter de yüzyıllardır kullanılmakta olan Zil bu gün de tüm askeri ve sivil bandolarda ve orkestralarda kullanılmaktadır.




Davulzen (Ser tebbal)

TEBBAL : Mehterde Davul çalanlara verilen isimdir. Davul; Türklerin çok eskiden beri kullandıkları baş çalgıdır. Kaynağı Orta Asya'dır. Davul, Selçuklu Türkleri'nce Anadolu'ya getirilmiş, Osmanlı Türkleri aracılığıyla da Avrupa'ya yayılmıştır.

Davullar çeşitli büyüklükte olabilirler. Büyüğüne Kaba Davul, küçüğüne Cura Davul ya da Davulbaz denir. Güney Doğu Anadolu da büyük davula Nağara denilmektedir.




Cevgen

Mehterde ucunda küçük ziller bulunan bir sopa şeklinde müzik aletini kullananlara verilen isimdir . Bu müzik aleti de sadece Mehtere has bir müzik aletidir. Başka yerde kullanılmaz.




Kös

Mehterde Kös çalan kişiye verilen isimdir. Daha önceleri Kös sadece padişah mehterlerinde kullanılırdı. 3.Selim diğer mehterlere de Kös konulmasına izin vermiştir.
3. Selim zamanından bu yana tüm mehterlerde Kös bulunur. Kös Mehterin yürüyüşü sırasında Mehterin gerisinde bir at sırtında taşınırdı




Nakkarezen (Ser nakkarezen)

Nakkare (Kudüm) ağızları deri kaplı , birbirine bağlı farklı büyüklükte iki çömlekten oluşan bir çalgı olup mehterde bunu çalanlara Nakkarezen ismi verilmektedir.
Gövdenin yüksekliği 30cm. küçük gövdenin çapı 11-14 cm , büyük gövdenin çapı 24-28 cm dir. Nakkare halen günümüzde de kudüm ismi ile tasavvuf musikisinde kullanılmaktadır.






Zoruma gideni içime attım...
Şimdi kolayıma geldiği kadarıyla birleştiriyorum kelimeleri...
Neyi ne kadar anlatabilirki insan?Yaşadığı hep kendine..Acısının tadı sadece
kendine..



Sohbet Sitemiz Hakkında Bilgi Almak için Tıklayınız



Usta isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Paylas Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-11, 22:56   #2
Usta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik Tarihi: 01.12.2008
Mesajlar: 56.021
Beğendikleri: 9
Beğeni Puanı: 38
Tecrübe Puanı: 19
Usta is on a distinguished road
Standart

Mehter

Mehter, dünyanın en eski askeri bandosudur.
Çalgılar, çevgen, kös, nakkare, davul, zurna ve zil bulunur. Yeniçeri ocağının bir parçasıydı. Bu ocak kaldırılınca kapatıldı sonra yeniden açıldı. Günümüzde en ünlüleri fatih ve eyüp mehteran bölükleridir. 13yy. ilk kez yazılı kaynakta Mehter adı geçiyor.
Osmanlı Devleti’nde; hazerde (sulhde) askeri ruhu canlı tutmak, seferde askerin cesaretini arttırıp düşmana korku vermek için kurulan askeri mızıka teşkilatıdır. Mehter kelimesi pek ulu manasına olup çoğulu mehterandır. Bütün İslam devletlerinde hükümdarlık alametlerinden biri olan tabihane (mehterhane) Osmanlı Devleti’ne Türkiye Selçuklu Devleti’nden geçti. Selçuklu sultanı üçüncü Alaeddin Keykubat, Osman Gazi’ye 1299’da beylik alameti olarak sancak ile beraber davul vs. de göndermişti. Osmanlı Devleti’nin istiklalinin başlangıcı da kabul edilen bu tarihten itibaren nevbet vurulurken (çalınırken) Fatih Sultan Mehmed Han’a kadar bütün padişahlar, Selçuklu hükümdarına hürmeten ayağa kalkarlardı. Fatih Sultan Mehmed Han “iki yüzyıl evvel vefat etmiş bir padişaha ayağa kalmak lüzumsuzdur” diyerek, mehter çalınırken ayağa kalkma adetini kaldırdı.
Mehter takımı her gün padişahın bulunduğu yerde; yani padişah seferde ise çadırın önünde, değilse saraydaki muayyen yerinde ikindi namazsından sonra nevbet vururdu. Bundan başka yatsı namazından sonra üç fasıl mehter çalınıp padişaha dua edilir, sabaha karşı divan halkını namaza kaldırmak için yeniden nevbet vurulurdu. Ayrıca, Yedikule, Eyyub, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Anadoluhisarı, Üsküdar ve Kızkulesi’nde aynı saatlerde mehterhane çalınırdı. Buralarda vazife gören mehterlerin mevcudu bin kadardı. Devlet merkezinin dışındaki kalelerde de muayyen vakitlerde mehterhane çalardı. Ayrıca sadrazamların, derya kaptanlarının, vezirlerin, beylerbeylerin mehter takımları bulunurdu. Bihassa sefer zamanlarında askeri çoşturmak ve düşmanın maneviyatını bozmak hususunda mehterlerin büyük hizmeti ve faydası görüldü.
Hükümdara mahsus mehterhane on iki katlı, yani her aletten on iki tane çalınırdı. Diğerleri ise, çalındığı yerin seviyesine göre yedi katlı veya dokuz katlı olurdu. Padişah sefere giderse, mehter takımı iki misline çıkarılırdı. Kösler yalnız padişahların mehterhanelerinde bulunur, sadrazam ve sair vezirlere ait mehterlerde bulunmazdı. Hükümdar sefere gittiği zaman, padişah mehterhanesi saltanat sancaklarının altında durup çalınırdı. Sefer esnasında önce padişahın, yoksa serdarın mehterhanesi ve sonra üç tuğlu paşaların yani vezirlerin, daha sonra ikişer tuğluların (beylerbeylerinin) mehterhanelerinin çalınmaları kanundu. Muharebe zamanında düşmana yaklaşıldığı zaman mehterin sesi arttırılır, bu sırada davul çalanlar “Yekdir Allah yek” diye bağırırlardı.
Mehterhane emir-i alem’e bağlı olup, padişaha mahsus mehterhaneyi idare eden zata mehterbaşı denirdi. Kendisi aynı zamanda İstanbul’da bulunan bütün mehterlerin amiriydi. Ayrıca her cins çalgıyı çalanların bir başı vardı ki, onlar da çalgılarına göre sertabbal (davulcu başı), sernefiri (borucu başı), sernakkazeren, serzurnazen, serzincviri (zilci başı), serköşi diye anılırlardı. Mehterlerin başlıca usul ve makamları; ahlati, halilevi, kalenderi, peşrev,Türki, sakil, çenber, küçük hafif, büyük hafif, nakış, revani, def usulu, yarım ahlati, perişian, değişme, kısmı sakil, murabba, devri hindi, kara batak, ezgi, sofiyen, semai, çengi harbi, zammı devir ve safdı.
Mütad zamanları dışında; padişah cülüslarında, kılıç alaylarında, zafer haberi geldiği zamanlarda, arife divanlarında, düğünlerde, şiehzade ve sultanın doğumu gibi hallerde mehterhanelerin nevbet vurması kanundu.
Mehter nevbet vuracağı zaman mehter takımı hilal şeklini alır, nakkarazenler oturup diğerleri ayakta dururdu. Kösler hilalin orta ilerisine yerleştirilirdi. İç oğlan başçavuşu mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ve “Vakt-i sürur u sefa, mehterbaşı ağa! Hey! Hey!” diye bağırırdı. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakarelerle sofyan usulunde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir “Hasduuur” diyerek çalınacak marşın adını söylerdi. Hemen arkasından “haydi ya Allah” diyerek mehteri icraya geçirirdi. Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona ererdi.
Mehterin kendine has bir yürüyüşü olup, üç adımda bir durur, yarım sağa ve yarım sola dönerdi. Yürüyüş esnasında mehter efradı, hep bir ağızdan “Rahim Allah, kerim Allah” derlerdi.
Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştiraki şu sıraya göre tertib ekilirdi; önde çorbacıbaşı unvanını taşıyan ve başında üsküf bulunan mehteran bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, baştaki ser zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu. Sancakların arkasında ise, üçerli koldan üç sıra halinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi. Sağ tarafta kırmızı sancaküın arkasında ise, yeniçeriler tarafından taşınan hücum tuğu yer alırdı. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu. Mehterbaşından sonra ise, sıra ile; mehterin iki katı adedince cevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkareler, zilzenler ve davul çalanlar gelmekteydi. En arkada ise, bir at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı.
Yüzyıllar boyunca Osmanlı askerini çoşturup, düşmana korku veren mehterhane, 15 Haziran1826’da yeniçeri ve diğer kapıkulu ocaklarıyla beraber ikinci Mahmud Han tarafından ilga edildi. Mehterhanenin önemine binaen yerine Mızıka-yı hümayun isminde askeri mızıka teşkilatı kuruldu.
Ahmed Muhtar Paşa ve Celal Esat mehteri yeniden canlandırmak gayesiyle 1911’de yeni bir takım kurdular. Bu takım 1914 yılında teşkilatlandırılarak, mehterhane-i hakani adını aldı. Mehterhane-i hakaninin kurulduğu, Birinci Dünya savaşında orduya tamim edildi. İstiklal harbinde de hizmet verdi. Cumhuriyetin ilanından sonra milli savunma bakanı, mehteri saltanat alameti sayarak lağvetti.1952 yılında feshedildi, sonra genelkurmay tarafından İskoçların bando takımını gördü.Bundan etkilenilerek tekrar mehter takımı kuruldu.

Takim

'Altı kat', 'yedi kat' ve 'dokuz katlı' takım. 'Dokuz katlı' takım, kös, davul, nakkare, halile, çevgan, nefir, boru seslerden oluşuyor. Mehterhane-i Hakani veya Mehterhane-i Hümayun, Padishah Mehteri 18 katlı takımdan oluşuyordu, özelikle savaşzamanlarda.
Sesler
  • Tuğlar
  • Çorbacıbaşı
  • Sancaklar
  • Zurnazen
  • Boruzen
  • Zilzen
  • Davulzen
  • Cevgen
  • Kös
  • Nakkrezen
Mehterhane

Mehter Davul

Mehter Boru




Zoruma gideni içime attım...
Şimdi kolayıma geldiği kadarıyla birleştiriyorum kelimeleri...
Neyi ne kadar anlatabilirki insan?Yaşadığı hep kendine..Acısının tadı sadece
kendine..



Sohbet Sitemiz Hakkında Bilgi Almak için Tıklayınız



Usta isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Paylas Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-11, 22:57   #3
Usta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik Tarihi: 01.12.2008
Mesajlar: 56.021
Beğendikleri: 9
Beğeni Puanı: 38
Tecrübe Puanı: 19
Usta is on a distinguished road
Standart

Mehter Cevgen



Mehter Sancak





Zoruma gideni içime attım...
Şimdi kolayıma geldiği kadarıyla birleştiriyorum kelimeleri...
Neyi ne kadar anlatabilirki insan?Yaşadığı hep kendine..Acısının tadı sadece
kendine..



Sohbet Sitemiz Hakkında Bilgi Almak için Tıklayınız



Usta isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Paylas Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Tags
askeri, bandosu, kurumları, mehteran, osmanlı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Osmanlı Kurumları - Baruthane Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:08
Osmanlı Kurumları - Darülbedayi Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:07
Osmanlı Kurumları - Bâb-ı Âli (Babıali) Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:06
Osmanlı Kurumları - Darülfünun Usta Ecdadımız 1 03-07-11 23:04
Osmanlı Ordusu (Osmanlı Askeri Teşkilatı) Usta Ecdadımız 4 03-07-11 22:52


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:39 .


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sohbet Chat Sohbet Odaları