Geri git   ParkSohbet.Com Forumları > > >

Sponsor Reklam Alanı

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 03-07-11, 23:03   #1
Usta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik Tarihi: 01.12.2008
Mesajlar: 56.021
Beğendikleri: 9
Beğeni Puanı: 38
Tecrübe Puanı: 19
Usta is on a distinguished road
Standart Osmanlı Kurumları - Darülfünun

Darülfünun

Fen ilimleri evi, üniversite. Osmanli Devleti'nde medrese disinda bir darülfünun açilmasi fikri, ilk defa Abdülmecîd Han zamaninda 1845'de Geçici egitim meclisi (Meclis-i muvakkat-i maâ-rif) tarafindan tanzim edilen egitim programinda yer aldi. Böyle müessesenin çalismaya baslamasi için; bina, ögrenci, ögretmen ve kitap gibi dört ana unsurun saglanmasi gerekliydi. Bina için taninmis italyan mîmâr Fossati getirilip projeler yaptirildi. 1846 yili Ekim ayinda Ayasofya Camii yakinindaki bir arsada inşaat başladı.

Fen ilimleri evi, üniversite. Osmanlı Devleti'nde medrese dışında bir darülfünun açilmasi fikri, ilk defa Abdülmecid zamanında 1845'de Geçici eğitim meclisi (Meclis-i muvakkat-i maâ-rif) tarafından tanzim edilen eğitim programında yer aldı.

Böyle müessesenin çalışmaya başlaması için; bina, öğrenci, öğretmen ve kitap gibi dört ana unsurun sağlanması gerekliydi.

Bina için tanınmış İtalyan mimar Fossati getirilip projeler yaptirildi. 1846 yili Ekim ayinda Ayasofya Camii yakinindaki bir arsada temel atildi. Darülfünun ögretimini tâkib edebilecek seviyede ögrenci yetistirmek maksâdiyle lise seviyesinde dârülmaârif adiyla bir okul kuruldu (1849). Bundan baska darülfünuna ögretim üyesi yetistirmek maksadiyla Avrupa'ya ögrenciler gönderildi. Okutulacak derslerin kitaplarinin seçimi, tercüme ve te'lif suretiyle hazirlanmasi için de Encümen-i danis kuruldu.

Bu hazirliklar sürdürülürken, memleketin tanınmış bilim adamlari tarafindan umuma açık konferans seklinde serbest hâlde ögretime baslanmasina karar verildi. 12 Ocak 1863'de Dervis Pasa'nin verdigi fizik dersiyle baslayan serî konferanslar, Hekimbasi Salih Efendi'nin biyoloji, Ahmed Vefik Efendi'nin târih ve muhtelif hocalarin cografya, astronomi ve deneysel fizik dersleriyle devam etti. 1864'den sonra Dîvânyolu'nda kiralanan bir konakta devam eden bu çalismalar, 1865'de Avrupa'dan getirilmis teknik edevat, laboratuvar gereçleri ve kütüphaneyle beraber konagin yanip kül olmasiyla sona erdi.

Bu yangindan sonra bir süre duran çalismalar, 1 Eylül 1869'da yayinlanan Maârif-i umûmiye nizâmnâmesiyle tekrar basladi. Bu nizâmnâmenin yüksek okullara ayrilmis bölümünde belirtildigine göre, Dârülfünûn-i Osmânî adiyla kurulacak üniversite, Hikmet-i edebiyat, ilm-i hukuk ve Ulûm-i tabiiyye ve riyâ-ziyye adlariyla üç fakülteden meydana gelecekti. Üniversitenin basinda nazir unvanli bir emîn bulunacakti. Yine bu bölümde, kurulacak üniversitenin, muhtariyete (özerklige) sâhib oldugu belirtilmis, darülfünun kurulusuna ve organlarina, programlarinin ana çizgilerine, ögretim üye ve yardimcilarinin hak ve görevleriyle tâyin ve terfî sartlarina, ögrencilerin kayit islerinden baslayarak devamin siki kontrolü dâhil olmak üzere doktora imtihanlarina kadar bütün esaslari düsünülmüs ve tesbit edilmistir.

Sultan Mahmud türbesi yanında yaptırılan binada öğretime başlayan okulun müdürlüğüne, Avrupa'ya evvelce darülfünun hocasi olarak yetistirilmek üzere gönderilmis ve tahsilini tamamlayip dönmüs bulunan Yanyalı Hoca Tahsin Efendi tayin edildi. Okul, 20 Subat 1870'de büyük bir törenle açilarak derslere baslandi. Fakat daha okulun açilisinda, hocalardan Cemâleddîn-i Efgânî'nin sapik fikirlerini yaymaya çalismasi, nizâmnâmedeki bir çok hükümlerin tatbikatinin istenilen sekilde uygulamaya konulamamasi sebebiyle 1871 ortalarinda kapatildi.

1874'de Galatasaray mekteb-i sultanîsi içinde, bu okulun adetâ bir üst okulu seklinde Dârülfünûn-i sultanî adiyla üçüncü darülfünun açildi. Hukuk, Mühendislik ve Edebiyat fakültelerinden meydana gelen bu okulun müdürlügüne de Sava Pasa getirildi. Bu okula sâdece Galatasaray mekteb-i sultanîsinden me' zun olanlar alinabilecek, bu seviyede agitim için henüz yeterince Türkçe eser hazirlanmamis oldugundan, bir kisim 'dersler Fransizca olacak ve Fransa'dan getirilecek profesörlerle ögretim kadrosu tamamlanacakti. Pakat bu okul da uzun süre ögrenime devam edemedi ve 1882'de kapandi.

Bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin çekirdegini meydana getiren Dârülfünûn-i sahane, dördüncü darülfünun olarak 15 Agustos 1900'de ikinci Abdülhamîd Han zamaninda kuruldu. Ulûm-i âliye-i diniye, Ulûm-i riyaziye ve tabî-iyye ve Edebiyat fakültelerinden meydana gelecekti.

15 Agustos 1900'de çikarilan yirmi yedi maddelik darülfünun nizâmnâmesine göre; dârülfünûn-i sahanenin, Ulûm-i âliye-i diniye (ilahiyat) fakültesinin her sinifina en fazla otuz kisi alinabilecek ve ögretim süresi dört yil olacakti. Ulûm-i riyaziye ve tabîiyye (matematik ve fen bilimleri) fakültesi ile Edebiyat fakültelerinin siniflarina ise yirmi beser kisi alinabilecek ve ögretim süreleri üç yil olacakti. Bunlara ek olarak yine darülfünun idaresine bagli olarak Türkçe, Arabça ve Farsça'dan baska, Fransiz, İngiliz, Alman ve Rus dillerinin okutulacagi filolojiler kurulacakti.

Ögrenci sayisi sinirlandirilan ve parali olan bu okula girebilmek için, bir orta ögretim kurumunu bitirmek veya bu düzeyde bilgi sahibi oldugunu isbatlamak gerekiyordu.

O târihlerde ayri bir bina ve idare kurulmasina lüzum görülmediginden, Cagaloglu'ndaki Mekteb-i mülkiyenin bir bölümü bu okul için ayrildi ve iki okul ortak müdürlükle yönetildi. 1909' da Vezneciler'deki Zeynep Hanim Konagi'na tasinarak kendi binasina sâhib oldu. Ögrenci sayisindaki kisitlamalar kaldirilip, ücretsiz hâle getirildi. Okulun ismi Dârülfünûn-i Osmânî olarak degistirilip, programlarinda bâzi degisiklikler yapildi. Okul idaresi, Mülkiye mektebinden ayrildi.

Emrullah Efendi'nin maârif nazırlığı zamaninda çikarilan 21 Nisan 1912 tarihli nizâmnâmeyle yeni düzenlemelere gidildi. Büyük kütüphaneler, laboratuvarlar kurulmaya baslandi. Sinif usûlü terk edilerek, yerine sömestr usûlü getirildi. Zeyneb Hanim Konagi'nin yeterli olmamaya baslamasi üzerine, Yerebatan'da kimya, Feyzullah Efendi Konagi'nda jeoloji, İbrahim Paşa Konağı'nda dogu dilleri ve Saffet Paşa Konağı'nda cografya enstitüleri te'sis edildi.

Birinci Dünya Savaşı esnasinda Almanya ve Avusturya-Macaristan'dan Edebiyat, Fen ve Hukuk fakülteleri için davet edilen profesörler ile ögretim kadrosu güçlendirildi. Savastan sonra yeni bir yönetmelik hazirlandi. Buna göre darülfünunu, her yil seçilen bir eminin (rektör) baskanligi altinda fakülte temsilcilerinden meydana gelen bir divan ( senato) idare edecekti.
kaynak




Zoruma gideni içime attım...
Şimdi kolayıma geldiği kadarıyla birleştiriyorum kelimeleri...
Neyi ne kadar anlatabilirki insan?Yaşadığı hep kendine..Acısının tadı sadece
kendine..



Sohbet Sitemiz Hakkında Bilgi Almak için Tıklayınız



Usta isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Paylas Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-11, 23:04   #2
Usta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik Tarihi: 01.12.2008
Mesajlar: 56.021
Beğendikleri: 9
Beğeni Puanı: 38
Tecrübe Puanı: 19
Usta is on a distinguished road
Standart

Darülfünun

Darülfünun (veya Dar-ül Fünun, Arapça: دار الفنون) Arapça dar (ev) ve fünun (fenler) sözcüklerinden türetilmiş, "üniversite" anlamında kullanılan bir sözcüktür ve 1900yılında II. Abdülhamit'in iradesiyle Avrupa üniversiteleri tarzında kurulan Darülfünun-ı Şahane veya İstanbul Darülfünununu ifade eder. Bu kurum 1933 reformuyla İstanbul Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür.

Darülfünun Tarihçesi


Kuruluş Hazırlıkları

Osmanlı Devleti’nde medrese dışında bir yüksekokul açılması fikri ilk defa Abdülmecit zamanında Meclis-i Muvakkat-i Maarif (Geçici Eğitim Meclisi) tarafından 1845’te düzenlenen eğitim programında yer almıştı . Mecli-i Vala tarafından onaylanan rapora göre sıbyan ve rüşdiye okullarının üstünde bir “darülfünun” kurulacaktı.

Meclis-i Maarif, Darülfünun için Sultanahmet ile Ayasofya arasında üç katlı bir bina yapımını başlattı. Bina, ancak 18 yılda (1845-1863) yapılabildi. Çünkü Kırım Savaşı’nın başlaması üzerine henüz tamamlanmamış bina askeri hastane olarak kullanılmıştı. İnşaat tamamlandıktan sonra ise 1864’te Maliye Nezareti olarak kullanıldı.

Darülfünun binasının inşaatı sürerken ders kitaplarının seçilmesi ve hazırlanması için bir danışma meclisi oluşturuldu; öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla Avrupa’ya öğrenci gönderildi.

Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye

Darülfünun ile ilgili her türlü iş için "Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye" adıyla bir cemiyet kuruldu. Maarif Nazırlarından Münif Paşa tarafından kurulan cemiyet, "Mecmua-i Fünun" adlı bir dergi çıkardı. Dergide felsefe, tarih, coğrafya, siyaset, edebiyat (gramer ve cümle yapısı), kimya (madenler ilmî olarak) jeoloji, eğitim, fotoğrafya, ekonomi, astronomi ve tıp alanlarıyla ilgili yazılar yer almaktaydı ve çok geniş bir yazar kadrosu vardı.

Dârülmaarif

Darülfünun’daki eğitimi takip edebilecek seviyede öğrenci yetiştirmek düşüncesiyle 1849’da "Dârülmaarif" adlı okul kuruldu. Okulun masraflarını, tutucu çevrelerin tepki göstermemesi için Sultan Abdülmecit'in annesi Bezmiâlem Valide Sultan karşılamış ve bir de vakıf kurmuştu[3]. Bu nedenle II. Mahmut Türbesi bitişiğinde yapılan abidevi yapı "Valide Mektebi" olarak anılır. Osmanlı Devleti'nde planı mektep olarak çizilen ilk büyük binadır[3]. 28 Nisan 1850'de padişahın da katıldığı, açılış nutkunu sadrazam Mustafa Reşit Paşa'nın yaptığı bir törenle açılan okul, Osmanlı Devleti'nin ilk sivil lisesi olma özelliğini taşır.

Hoca Tahsin ve Selim Sabit Efendi


1857 yılında Maarif Nezareti (Eğitim Bakanlığı) tarafından eğitim için Paris’e Hoca Tahsin Efendi ile Selim Sabit Efendi gönderildi. Bu iki kişi, Osmanlı eğitim sistemine büyük katkı sağladı.

Halka açık Konferanslar (İlk Açılış)


Darülfünun’un kuruluş hazırlıkları sürerken herkese açık konferanslar düzenlenerek eğitimin başlatılması düşünüldü. Konferansları, ülkenin tanınmış bilim adamları verecekti. İlk konferans, 12 Ocak 1863’te Kimyager Derviş Paşa’nın verdiği fizik dersi idi. Bu dönemde Hekimbaşı Salih Efendi biyoloji, Ahmet Vefik Paşa tarih dersi verdi. Ders verenlerin büyük bölümü kültürü sahibi yüksek devlet memurları idi. Mükemmel fizik ve kimya laboratuarları ve büyük bir kütüphane oluşturulmuştu. Ancak konferansları takip edenlerin bilgi düzeyi dersleri almaya yeterli değildi. Bu ilk deneme, bir yıl devam ettikten sonra baskılar ve devlet işlerinin aksadığı gerekçesiyle sonlandı.

Halka açık konferanslar 1864 yılından sonra Çemberlitaş'taki Nuri Efendi Konağı’nda yeniden başlatıldı. Eylül 1865’teki yangında konak ile beraber laboratuarlar ve kütüphane de yok oldu. Bu olaydan sonra derslere devam edilmedi.

İkinci açılış


1869 yılında yayımlanan "Maarif-i Umumiye Nizamnamesi" ile İstanbul’da "Darülfünun-u Osmanî" kurulacağı, üç yıl eğitim süreli olacağı belirlendi ve öğretim biçimi hakkında geniş bilgi verildi. Okulun eğitim dili Türkçe idi. Öğrenciler üç yıl sonunda bitirme tezi hazırlamakla yükümlü idi.

Darülfünun, 1869 yılında yeniden açıldı. Hoca Tahsin Efendi kurumun ilk müdürü oldu. Binden fazla istekli arasından 450 öğrenci okula kabul edildi. Kabul edilen öğrencilerin çoğu medrese tatili olan üç aylar (Recep, Şaban Ramazan) boyunca köylerde harçlık karışılığı dini hizmet vermekte olduğundan eğitime hemen başlanamadı. Ramazan boyunca geceleri halka açık konferanslar verildi.

Resmi açılış, 20 Şubat 1870’de hükümet üyelerinin katıldığı bir törenle gerçekleşti. Eğitim, askeri okullardan sağlanan eğitim kadrosu ile bir yıl devam ettirilebildi. Ertesi sene Ramazan ayında yine geceleri halka açık konferanslar verildi. O sırada İstanbul’da bulunan ve bu konferanslardan birisinde konulmacı olan Cemaleddin Afgani’nin peygamberliğin bir sanat olduğunu söylemesi olaylara neden oldu. Afgani İstanbul’dan uzaklaştırıldı ve Hoca Tahsin görevden alındı. Bir yıl daha eğitim devam etti ancak 1872’de okul tatil edildi.

Üçüncü Açılış


Darülfünun üçüncü defa 1874 yılında “Darülfünun-u Sultani” adıyla, Galatasaray Sultanisi’nin içinde açıldı. Sultani’yi kurmuş olan Mehmed Esad Saffet Paşa, Darülfünun’un yeniden açılması için büyük gayret sarf etmişti. Türkçe ders verecek kimse bulunamadığından öğrenim dili Fransızca oldu ve bu nedenle okul yalnız Galatasaray Sultanisi mezunlarının devam edebileceği bir yer haline geldi. Okul üç defa mezun vermeyi başardı ancak 1877’den önce tasarruf gerekçeleri ve fen kısmına öğrenci bulma sorunu nedeniyle önce Hukuk ve Mühendislik şubesi; son olarak 1880-81 yılında Edebiyat bölümü kapatıldı.

Dördüncü Açılış


1896'da Sadrazam Mehmed Said Paşa'nın hazırladığı bir layiha üzerine Darülfünunu yeniden açmak için bir çalışma yapıldıysa da 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı nedeniyle bu iş ertelendi[4].
Darülfünun, II. Abdülhamit’in isteğiyle “Darülfünun-u Şahane” adıyla 1900 yılında yeniden açıldı. Bu yeni dönemde her şey hükümetin kontrolünde idi ve tüm dersleri müfettişler dinlemekte idi.

II. Meşrutiyet döneminde okul, Vezneciler'deki Zeynep Hanım Konağı'na taşındı; program yeniden düzenlendi; çeşitli öğrenci dernekleri kuruldu. 1909’da ismi “Darülfünun-u Osmanî” olarak değiştirildi, eğitim ücretsiz hale getirildi. 1912’de çıkarılan bir düzenleme ile kuruma bir miktar maî ve idari özerklik verildi; adı “İstanbul Darülfünunu” olarak değişti. Bağdat ve Konya Hukuk mektepleri, İstanbul’daki Dişçilik ve Eczacılık okulları Darülfünun bünyesine katıldı. Zeynep Hanım Konağı'nın yetersiz gelmesi üzerine Yerebatan'da kimya, Feyzullah Efendi Konağı'nda jeoloji, İbrahimpaşa Konağı'nda Doğu dilleri ve Saffetpaşa Konağı'nda coğrafya enstitüleri kuruldu.

Öğrencilerin tamamı erkek olan Darülfünun’da Balkan Savaşı’ndan sonra kız öğrenciler için konferanslar verildi. Kız öğrenciler için verilen dersler 12 Eylül 1914’te ayrı bir bina içinde toplandı. Bu gelişmeler sonucu 1916’da “İnas Darülfünunu” oluştu. 1917’de kız öğrenciler Tıp Fakültesi’ne de kabul edilmeye başlandı ve dersleri peçesiz olarak izleyebilmeye başladılar. 1918 yılında üniversitede kız ve erkek öğrencilerin birlikte takip edebildiği konferanslar verildi.

I. Dünya Savaşı sırasında Alman profesörlerin katılımı ile kadrosu güçlenen üniversiteye savaştan sonra Beyazıt'taki Harbiye Nezareti binası" verildi. Yapılan yeni düzenleme ile dört farkültenin temsilcisinin bir emin (rektör) başkanlığında toplanması ile oluşturulan bir divan (senato) tarafından üniversitenin yönetilmesi kararlaştırıldı; ilk rektör İsmail Hakkı Bey oldu.

1924 yılında tüzel bir kişilik verilen Darülfünun, 1933 Temmuz ayında çıkarılan 2252 sayılı yasa ile kapatıldı. Yerine İstanbul'da Maarif Vekâletine bağlı yeni bir üniversite kurulması öngörüldü. 1 Ağustos 1933’de yeni bir kadro ve yapı ile İstanbul Üniversitesi açıldı.





Zoruma gideni içime attım...
Şimdi kolayıma geldiği kadarıyla birleştiriyorum kelimeleri...
Neyi ne kadar anlatabilirki insan?Yaşadığı hep kendine..Acısının tadı sadece
kendine..



Sohbet Sitemiz Hakkında Bilgi Almak için Tıklayınız



Usta isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Paylas Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Tags
darülfünun, darülfünun anlamı, darülfünun faydası, darülfünun nasıldır, darülfünun nedir, darülfünun nerdedır, darülfünun neye denır, darülfünun neye yarar, kurumları, osmanlı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Osmanlı Kurumları - Darülbedayi Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:07
Osmanlı Kurumları - Çuhadar Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:05
Osmanlı Kurumları - Beylerbeyi Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:02
Osmanlı Kurumları - Şehremini Usta Ecdadımız 0 03-07-11 23:00
Osmanlı Kurumları - Mehteran (Osmanlı Askeri Bandosu) Usta Ecdadımız 2 03-07-11 22:57


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:19 .


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sohbet Chat Sohbet Odaları